SEÇİMDEN ANALİZLER...

Pek muhterem ve siz kıymetli aziz okuyucularım, evvela sizi Yüce Allah’ın selamı ile selamlıyorum. 31 MART 2024 Tarihinde yapılan yerel yönetimler seçimi ile alakalı olumlu olumsuz gelişen tüm hakikatleri siz kıymetli okuyucularıma aktaracağım. Ne güzeldir ki bazı hakikatlerin üstü kapanmadığı gibi, Biz istesekte istemesekte er yada geç o hakikatler gün yüzüne çıkar. Çünkü Yüce Allah’ın bir diğer ismi Celali Hak’tır. Onun için hak yerini bulacaktır. Bu vesile ile ne kazanan hak ettiği için bu seçimi kazandı, nede seçimi kaybedenler iyi yönetemedikleri için kaybettiler. Şayet burada bir kayıp var ise, oda bu aziz milletin heba olacak 5 senesidir...

Vefa penceresinden baktığımızda, vatandaş yeterli derecede Reis’in bu vatana olan hizmetine karşı gereken vefayı göstermedi. Sebep bahane ararsan sebep mi yok. Şimdi saymaya kalksam buraya binlerce sebep dizerim. Lakin memleketler hizmet bekler, insanlar iaşe bekler, iş bekler. Hadi bakalım 5 yıl daha heba olacak. Çünkü mevcut muhalefetteki belediye yöneticilerin geçmişleri geleceklerinin en büyük teminatıdır. Hükümete ders verme cihetinden baktığımızda elbette ki en doğru yol budur ama bir pire için yorgan da yakılmaz ki...

Bakın, bu işte şayet kazanan biri varsa, o ne muhalefettir ve nede millettir. O, sadece siyasi projeleri yöneten dış mihraklardır. Peki bu iktidarın düşmesini ve ikinci bir Abdülhamit han vakasının tekerrürünü en çok kim ister ? Peki siz hiç zannediyor musunuz ki bu siyaset projesini muhalefet düzenliyor ? Asla değildir. Zira iktidarın yok olmasını en çok dünyada pis işleri organize eden ve şer ile beslenen terör devletlerin başındaki zatlar ister...

Çünkü Reis bir defa  “ONE MİNUTE” dedi, İsrail terör devleti bizimle olan ticaretlerini kesti. Adam çıktı dediki  dünya 5 ten büyüktür dediği için halen yaptırım üstüne yaptırımlar yaptılar ve halende devam etmekteler!.. Ve siz de zannediyorsunuz ki şu bozulan ekonomi sistemi ve ülkemize sirayet eden bütün olumsuzların müsebbibi hükümettir öyle mi ? Değerli insanlar, bu sadece işin görünen kısmı. Aslında bir de işin görünmeyen kısmı var. Bu işin arka kısmında her şey o kadar net ki ama kimsenin işine gelmediği için kimse işin arka kısmıyla ilgilenmiyor...

Bakın güzel insanlar, bu işten en çok memnun olanlar, onlara en fazla çanak tutanlar ve bu musebbipliğin yerli işbirlikçileridir. Onlara yandaş olan yağdanlık hükmündeki sanal trollerin çirkefçe yaptıkları algılardır. Öncelikle bu seçimi kaybeden yöneticiler şapkasını önüne koymalı ve demeli ki ben nerede yanlış yaptım ve bu aziz millet beni sandığa gömdü. Eğer siz bu soruyu nefsinize sorabiliyorsanız ve gerekli önlemleri de alabiliyorsanız, işte o zaman doğru yoldasınız ve tekrardan zaferde yakındır...

Amma ve lakin dediğim dedik, inadım da inat, inatta bir murattır dersen, işte o zaman böyle muradınızla baş başa kalırsınız VESSELAM. Peki siz, hiç düşündünüz mü İstanbul için bu kadar donanımlı bir aday çıkarılmışken ve Ankara için bu kadar ilim irfan sahibi aday konulmuşken neden kazanılmadı ? Bunların karşılarındaki adaylar çok mu güçlü veya başarılıydı ? Bence değillerdi, hatta put yapmanın dışında ele avuca sığacak en ufak bir becerileri dahi yokken nasıl oldu da böyle uçuk ara ile büyük bir fark atarak tekrar seçimi kazanmış oldular ?...

Bakın efendiler, eğer tekrar kazanmak istiyorsanız, bu soruları mutlaka kendinize sormalısınız ve samimiyetle öz eleştirinizi yapıp gerekli düzenlemelere geçmelisiniz. Şayet siz bu soruları kendinize soramıyorsanız, o zaman size peşinen cevabını vereyim. Eğer bu vaziyet böyle devam ederse ve vatandaşın mutfağına uzanan elleri kesmezsen, çiftçinin derdi ile yakında hemhal olmazsan, vicdansızlığı kendine şiar eden esnaf kisvetindeki tefeci, taklacı ve vicdansızların kapısına mührü vurmazsan, dar gelirliye yardım ile beraber iş imkanları sağlamazsan, bağış adı altında fahiş rüşvetlerin önüne geçmezsen, yönetim içinde egosu taban yapmış kişileri ayıklamazsan ve son olarakta parası olan değil, halkın gönlünde taht kuran insanları aday yapmazsan, işte o zaman iktidar da hükmünü kaybeder memlekette elden gider canlar...

Bu saydıklarımı hafife almayın. Çünkü bu saydıklarıma nereden bakarsan bak % 30 oy oranı demektir. Sen bunları dikkate almayıp, etrafındaki üç beş efendi tayfasını dinleyerek hareket edersen, işte bugünde tablonun değiştiğini görürsün. Bakın, atalarımız ne demiş, yiğidi öldür ama hakkını yeme!.. Bu 20 yıl zarfında iktidarın bu ülkeye kazandırdıkları bir çok büyük hizmetleri oldu, bunu inkar edemeyiz. Lakin bu imkanlar sağlanırken, merhamet dizginleri gevşedi ve devletin otoriterliği yok hükmüne geçtiği için, insanlarda dava diye bir şuur kalmadı. Durum böyle olunca yalan dolan ve talanlar da bir hayli çoğalmış oldu. Oysaki bu güzelliklerle beraber kontrol mekanizmaların dizginleri elde tutulmuş olsaydı, bugün bu tablo sirayet etmeyecekti...

Bakın, eğer insanların yüreğine partiden ziyade dava şuuru işlenmiş olsaydı, bugün her ne olursa olsun kimse baltayı boynuna vurmazdı!. Bu seçimde, vatandaş resmen baltayı boynuna vurdu ve bununda farkında. Örneğin memleketin refah seviyesinin düzelmesi için hükümetin asgari ücretliye, emekliye veya memura yapmak istediği en ufak zammın kelimesi daha havada iken herkes etiketleri değiştirerek her şeyi iki katına çıkardı ve kimsede buna dur bile demedi. Hatta kesilen üç beş cezalar dahi caydırıcı olmadığı gibi, sanki ödül gibi olmuştu. Gerçi bu olaylar o kadar  defalarca kez tekrarlandı ki artık insanlar canlarından bezer hale geldiler...

Bakın efendiler, bu aziz milletin dar gelir seviyesinde olan vatandaş Kur’u, Faiz’i, TEFE’yi ve TÜFE’yi bilmez. Bildiği tek bir doğrusu var, oda mutfağı ve geçimidir. Bunada göz dikilince, kıyamet kopuyor ve bu kıyametin kopmasına sebep olanların gözü oyulmadığında, bu musibeti senden bildiler ve aklı sıra da sana ceza kestiler. Çünkü bu meseleye kimse dava şuuru ile bakmadı. Burda herkes hey nefsi, herkes fırsat bu fırsat deyip kesesini doldurmanın derdine düştü ve sende sandın yardım ettin. Sende sandın vatandaşın huzuru, refahı yükseldi. Sonrada o aziz vatandaşın kendini ak babaların kucağında buldu. Bu işi fırsat dönüştüren muhalif siyasetçiler ise, vay memleket bitti vay aç kaldınız öldünüz bittiniz deyip felaket tellalığı yaparak ortalığı daha kışkırtıp oyun üstüne oyun, kumpas üstüne kumpas kurarak emellerine ulaştılar. Muhterem İsa Altun hocamızın da dediği gibi, “Bedava peynir ancak fare kapanında olur”.

İşin diğer bir boyutu ise, ana muhalefetin Türkiye genelinde yaptığı siyaset projeleri ile dinine ve diyanetine düşkün olan şehirlerde kendilerine yakın gördükleri sağ partileri kendi menfaatleri doğrultusunda maddi destekle kazanmalarını sağladı. Doğu ve Güneydoğuda ve batıda da adeta oy takası yapılarak ikinci bir siyaset projesini hayata geçirdiler. Bu durumda her ne kadar fiilen beraber değiliz dediyseler ama manen yürekleri bir attı. Tıpkı Merhum Necmettin Erbakan hocanın ,dediği gibi, “Bunların sadece tabelaları değişik gerisi her şeyleri aynıdır demişti”. Ve o sözde Kürt vatandaşını temsil ettiğini söyleyenler, çıkardıkları adaylarına dahi oy vermediler. İşte proje siyaseti dediğimiz olay bu. Yani bir nevi gezi olaylarındaki tencere tavayı bu kez mutfakta çaldırtarak gizli küskünler güruhunu oluşturdular..

İla ahiri kelamımızın hulasasında, Yüce Rabbim bu memlekete ve devlete zeval vermesin. Yöneticileri vicdan, şuur ve üstün feraset şuuru ile şiarlandırsın. Bu aziz milletimin yüreğinde imanı bütün yaşam alanlarına nüksetmeyi nasip eylesin. Rabbim Teala cümle ibadetlerimizi dergahı izzettin de kabule şayan kılsın. Allah Celle ve Celaluhu, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...

“SAYGILARIMLA VESSELAM“

Abdullah Taşkın

Taşkın Medya

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Nöbetçi Eczaneler

Dörtyol nöbetçi eczaneleri