ATAERKİL KAPİTALİZM KADIN EMEĞİNİ DEĞERSİZLEŞTİRİYOR

Uzun yıllardır dünyada ve ülkemizde ataerkil düzen içerisinde hem kadınların toplumdaki yeri hem de üretim sürecindeki emekleri yok sayılıyor. Kapitalist sistemin temel özelliği emekçilerin üretimlerine el koymak olarak karşımıza çıkıyor. Ekonomik eşitsizlikler üreten kapitalizm kadın erkek emeği arasında da farklılıklar yaratıyor.

Kapitalizm ve ataerkillik yeri geldiğinde iş birliğine girerek kadın emeği üzerinden fayda sağlar. Erkekler kadınların emekleri ve bedenleri üzerinde ataerkil ideolojiyi kullanarak egemenlik kurar. Ataerkil kapitalizmde, enformel üretim sürecinin öznesi haline gelen kadın, daha düşük ücretlerle ev eksenli işlerde çalıştırılıyor. Kadının ev eksenli işlerde kamusal alandan yoksun şekilde çalışması emeğini görünmez hal getiriyor ve bu da emeğini değersizleştiriyor.  Emek piyasasında kadın emeği, ucuz işgücü olarak görülüyor. Yedek iş gücü ordusunun önemli bir kısmını kadınlar oluştururken, iş yerinde kadın ve erkekler arasında bir rekabet ortamı oluşuyor.  Kadın emeğinin değersizleştirilmesi konusuna ilişkin Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim görevlilerinden Fatime Güneş, kültürel yapılar ve değerler sisteminin, kadın emeğini değersizleştirdiğini ve erkeklerin bu sistemi kullanarak kadın emeği üzerinde kontrol ve denetim kurduğunu söyledi. Güneş sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar ev içinde toplumsal olarak çok önemli ve değerli işler yaparlar. Çocuk bakımı, ev işleri, temizlik, yemek, yaşlı, hasta bakımı vb.. Bütün bu işlerin piyasada bir değeri vardır ancak kadınlar evde yaptıklarında zorunlu ve gereksiz faaliyetler olarak görülür. Erkekler kadınların emekleri ve bedenleri üzerinde ataerkil ideolojiyi kullanarak egemenlik kurarlar. Kapitalizm ve ataerkillik yeri geldiğinde kadının emeği üzerinden fayda sağlar ve yeri geldiğinde işbirliğine girer. Örneğin, patronlar kadınları üretim sürecinde ucuz işgücü olarak istihdam eder. İşten ilk çıkarılanlar kadınlardır. Yedek işgücü ordusunun önemli bir kısmını kadınlar oluşturur. Kadınlar, işyerinde erkek işçilerle rekabet etmek zorunda kalır.”

“KADINLARIN EMEK PİYASASINA KATILIM ORANLARI ÇOK DÜŞÜKTÜR”

Ülkemiz emek piyasasında kadınların erkeklere göre daha az etkin rol aldığını vurgulayan Güneş, “Türkiye’de erkek işgücü ile karşılaştırıldığında kadınların emek piyasasına katılım oranları hala çok düşüktür. Bunun en önemli nedenlerinden biri işgücü piyasalarının yapısal özellikleridir. İşgücü piyasaları yeni istihdam alanları yaratmada sıkışıklıklar yaşanmakta ve hatta işsizlik her geçen gün artmaktadır. Diğeri ise kadınları eğitim seviyesi, bilgi ve beceri düzeyi, erken evlilik, çocuk sahibi olmaları, geleneksel yapılar, çevre baskısı, kadınların çalışmalarına hala çok sıcak bakılmaması, kocanın engel olması vb. gibi.” dedi.

KADINLARIN GELİRLERİ EK GELİR OLARAK GÖRÜLÜYOR

Esnek enformel üretim süreçlerinde kadın emek gücüne talebin daha fazla olduğunu biliniyor. Esnek enformel üretim sürecinde ucuz ve güvencesiz emek kullanımın yaygın olduğunu, enformel ekonominin eğitim, bilgi ve beceri istemeyen işleri de kapsadığını ve aynı zamanda çalışma saatlerinin de düzensiz olduğunu aktaran Güneş, bu sebeple kadınların ev içinde de çalışmak durumunda kaldığını için gelir getiren işlerde çalışırken düzensiz ve çalışma saatleri esnek işleri tercih etmek zorunda kaldığını söyledi. Ülkemizde kadınların genel olarak eğitim düzeylerinin düşüklüğünün bir sonucu olarak bu sektörleri onlar açısından cazip hale getirdiğini belirten  Fatime Güneş, sözlerine şöyle devam etti:  “Toplumsal olarak erkekler evi geçindirmekle sorumlu bireyler olarak yetiştirildikleri için kalıcı, düzenli ve güvenceli işleri tercih eder veya ideolojik olarak bu işler erkek işleri olarak tanımlanır. Kadınlar ayrıca kazandıkları gelirleri temel gelir kaynağı olarak değil de ek gelir olarak görür. İdeolojik olarak kadının asıl yeri evidir ve enformel üretim süreçleri istediği zaman kadını evden çıkarır istediği zaman evine gönderir. Kadın emeğinde ucuz işgücü ve güvencesiz olarak sermaye kazanç sağlarken, erkekler de kendilerini formel üretim sürecinin asli unsurları olarak görürler ve bir kere daha ataerkillik ve kapitalizm işbirliği yapar.”

“TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜ PİYASALARI CİNSİYETÇİ BİR KARAKTERE SAHİPTİR”

Türkiye özeli emek piyasasında da cinsiyetçi bir yapılanmanın olduğu biliniyor. Ülkemizde Dünyada ve Türkiye’de işgücü piyasalarının kadın ve erkek işleri olarak bölünmüş cinsiyetçi bir karaktere sahip olduğunu vurgulayan Fatime Güneş, “Kadınlar daha çok emek yoğun ve bakım gerektiren işlerde yer alır. Örneğin, tekstil ve gıda sektörü kadın emeğinin yoğun kullanıldığı alanlardır. Fiziksel ve duygusal emek isteyen işlerde de kadınlar daha çok istihdam edilir; hemşirelik, uçuş ve yerde kabin görevliliği, anaokulu öğretmenliği gibi.” Diye konuşmasını sürdürdü.

KADINLAR ÇİFT YÖNLÜ BİR SÖMÜRÜYE MARUZ KALIYOR

Kadınların emeklerini hem de evde hem de üretim sürecinde kullandıklarını aktaran Fatime Güneş, kadınların hem üretken hem de kullanım değeri açısından yani bir bütün olarak toplumsal açısında çok önemli bir değer yarattıklarını ve yarattıkları oranda da çift yönlü sömürüye maruz kaldıklarını vurguladı.

KADINLAR TARIM SEKTÖRÜNDE ÜCRETSİZ AİLE İŞÇİSİ OLARAK ÇALIŞIYOR

Kadınlar, tarımsal üretimin temel unsuru sayılırken aynı zamanda ücretsiz aile işçisi olarak çalıştırılıyor. Özellikle geçici göçmen mevsimlik tarım işçisi haneler açısından,  kadın emeği temel ve en önemli unsur olduğunu belirten Güneş, “ Kadın emeğini çektiğinizde mevsimlik tarım işçiliği de çökecektir. Tarımsal üretim hem hanenin geçimlik ihtiyacını karşılar hem de piyasaya yönelik gelir getiren bir faaliyettir. Kadınlar tarımsal üretimi ayakta tutan kesimdir. Özellikle de küçük meta üreticisi hanelerde. İşçileşme süreçlerinde de kadınlar tarımsal üretimde yer alır. Yani tarım işçiliği çocuk, genç ve yaşlı bütün kadınları içerir.” Diye sözlerine son verdi.

Haber: Kübra Ateş

 

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Nöbetçi Eczaneler

Dörtyol nöbetçi eczaneleri